İÇİMİZDEKİ VİRÜSLER
Yeni koronavirüs [COVID-19] salgını bu yıl tüm dünyayı harap etmeye başladığında, bilim ve tıp camiasının bu konuda, koruyucu halk sağlığıyla ilgili genel önlemler tavsiye etmek dışında fazla bir şey bilmediğini görmek, beni çok şaşırttı. Bu durumun yarattığı boşluk, bazı politikacıları bilim insanlarını görmezden gelmeye ve ev temizlik dezenfektanlarını vücuda enjekte etmek ve yararı kanıtlanmamış bazı sıtma ilaçları kullanmak gibi sahte tedavileri savunmaya teşvik etti.
Politikacıların bilimsel gerçekleri görmezden gelmesi yanında, bilim dünyasının da yeni virüs hakkında az bilgi sahibi olması dikkatimi çekti. Bu durum virüsler konusundaki merakımı artırdı. Olup biteni daha iyi öğrenip anlayabilmek umuduyla tıp ders kitaplarını karıştırmaya, bilimsel makaleleri okumaya ve internet araştırması yapmaya başladım.
Okumalarımda, virüsler hakkında önceden bilmediğim bazı yeni ve ilginç gerçekler yanında, virüslerin ve virolojinin ne denli büyük, dinamik, karmaşık, sürekli değişen bir dünyası olduğunu keşfettim.
Edindiğim bilgilerin bir kısmını, daha iyi anlaşılması için yalın bir dille okuyucularımla paylaşmanın ilginç olacağını düşündüm.
Basit bir soruyla başlayayım: Virüs nedir ve virüslerin kaynağı nedir?
Virüsler bakterilerden çok daha küçük [virüsün çapı, ortalama 1 milimetrenin 10 binde biridir] biyolojik [canlı] parçacıklardır. Kökenlerinin, parazitik replikasyon stratejisine adapte olmuş, daha önce serbest yaşayan mikroorganizmalar olduğu düşünülüyor. Sadece bir dizi genetik materyalden [RNA veya DNA] oluşurlar ve bir protein tabakasıyla kaplıdırlar. Virüsler tam hücreler değildirler, hücre duvarları yoktur; dolayısıyla bir konağın hücrelerini istila etmeden ve konağa ait hücrelerin replikasyon mekanizmalarını kullanmadan çoğalamazlar.
Virüsler, (1) Şekilleri; (2) Bulaştırmayı tercih ettikleri konakçılar (böylece hayvan virüsleri, bitki virüsleri ve bakteriyel virüsler veya bakteriyofajlar haline gelirler); (3) Genetik kodları [RNA veya DNA virüsleri] göre sınıflandırılır.
Hayvan virüsleri, hayvanları enfekte ederek ve insanlar dahil diğer türler arasında dolaşarak tür sınırlarını aşma yeteneğine sahiptir. COVID-19'un da insanlara yarasalardan geçtiğine inanılıyor.
Biyologlar, vücudumuzun üzerinde, içinde ve ayrıca mikrobiyom bakteri popülasyonumuza dahil olan yaklaşık 380 trilyon virüs bulunduğunu tahmin ediyor. Bu virüslere faj deniyor. Virüsler, mikrobiyom popülasyonumuzun 10 katıdır. Vücudumuza yerleşik virüslere "insan viromu" olarak adlandırılır.
Bakteriyel popülasyonda olduğu gibi, insan viromundaki viral popülasyonda da faydalı, iyi virüsler yanında, hastalıklara neden olan kötü virüsler de bulunabilir. Bilimin karşısındaki zorluk, kötü ve hastalığa neden olan virüsleri ortadan kaldırırken, iyi virüsleri tanımlayıp onları destekleyebilmektir.
Zannedildiği gibi, gerçekte biz insanlar tamamıyla "insan hücreleri"nden oluşmuyoruz. Biyolojik ve genetik özümüzün
yarısı kadarı insan orijinli değildir. Çünkü, virüsler konağın hücrelerinin içine girerek, kendilerini kopyalamak [çoğalmak] için konakçı hücrelerin genetik mekanizmasını kullanırlar. Bazı viral genler, insan genleri ile kolayca birleşebilir ve insan genomunun ayrılmaz parçası haline gelebilirler. Bu tip gen transferine "yatay gen transferi" [YGT] denir. Ayrıca ebeveynlerden çocuğa “dikey gen transferi [DGT]” adı verilen gen transferi de vardır. YGT'nin evrimde ve farklı türlerin oluşumunda önemli bir faktör olduğu düşünülmektedir. Sadece dişiler tarafından taşınan mitokondriyal DNA kökenimizin de viral olduğuna inanılmaktadır.
Bugün, içimizdeki geniş insan virom popülasyonunun daha büyük insan mikrobiyom popülasyonunun bir parçası olduğunu ve vücudumuzun her köşesini kolonileştirdiklerini biliyoruz.
Virüslerin rolü hakkında daha fazla şey öğrendikçe, pek çok terapötik [tedavi edici] olasılık keşfedebiliriz. Örneğin, Rockefeller Üniversitesi'nden bilim insanları, antibiyotiğe dirençli MRSA [Metisiline Dirençli Stafilokok Aureus] bakterisini öldüren bir virüsün bir enzimini izole etmeyi başardılar. Pek çok faj [bakterileri enfekte eden virüsler], bakteriyel kalıntılardan arındırılmış ve etkili tedavi yöntemleri olarak bakteriyel enfeksiyonlara karşı kullanılır hale gelmiştir; pek çoğu da yoldadır.
Bizi izleyin, politikacılara değil bilime güvenin. Bilimsel mucizeler, aşılar ve virüslere karşı ileride yürütülecek bilimsel savaşlar geleceğimizi kurtaracaktır.
2021'in 2020'den çok daha iyi bir yıl olacağına inanıyorum. Dersimizi çalıştık; artık daha bilgiliyiz ve daha iyi durumdayız. Herkese mutlu, sağlıklı ve başarılı bir 2021 diliyorum.
Dr. M. Nuri Kalkay